FEMİNİZM
Kökleri ve Gelişimi:
1.Dalga: ABD’ de 1840 larda ortaya çıktı. Esin kaynağı kısmen
köleliği kaldırma kampanyası olmuştu. 1848 de yapılan ünlü Seneca Falls
sözleşmesi ABD kadın hakları hareketinin doğuşunu gösterir. C. Stanton
tarafından yazılan duyguların deklarasyonu kabul edilmiştir. Bu deklarasyonda
diğer konuların yanı sıra kadına seçim hakkı istenmiştir.
İlk dalga feminizmi ilk olarak Yeni Zellanda
da 1893 te yürürlüğe giren kadın seçme hakkının elde edilmesi ile bitti. ABD
kadınlarına 1920 de oy kullanma hakkı verdi. Bir çok açıdan seçim hakkı
kazanılması kadın hareketini zayıflattı. Kadın seçim hakkı çabaları harekete
ilham vermiş ve onu birleştirmişti. Dahası bir çok eylemci seçim hakkını
kazanarak kadınların tam bağımsızlık kazandıklarını zannetmişti.
2.Dalga: 1960 larda ortaya çıkmıştır. 1963 te B. Friedanın
kadınlığın gizemi adlı eseri feminist düşüncenin yeniden hareketlenmesini
sağladı. Friedan “ adı olmayan sorun” adını verdiği şeyi araştırdı; bu sorun
ise ev hanımı ve anne rolü ile sınırlı kalmanın sonucunda yaşanan mutsuzluk ve
hayal kırıklığıydı. 2. dalga feminizmi, siyasi ve yasal hakların elde
edilmesiyle kadın sorununun çözülmediğini kabul etti. Zamanla feminist fikir ve
argümanlar gittikçe daha radikal bir hal aldı ve bazen devrimci bir nitelik
kazandı.
Cinsiyet
Üzerine Bakış Açıları:
Faşistlerà
erkekler doğal olarak lider ve karar veren; kadınlar tamamen evcil ve
destekleyici ve ikincil bir rolde.
Dini
fundamentalistlerà
toplumsal cinsiyet bir tanrı vergisi; dolayısıyla ataerkil yapılar doğal ve
istenen bir durumdur.
Feministleràtoplumsal
cinsiyet biyolojik değil kültürel veya siyasi bir ayrım; dolayısıyla erkek
gücünün bir dışa vurumu.
Ana Temalar:
1)Kamusal/ Özel Ayrım: kamusal alan
siyaseti, hükümet kurumlarını, siyasi partileri, baskı kurumlarını kapsar diye
düşünülmektedir. Aile hayatı ve kişisel ilişkiler ise özel hayatın bir parçası
olarak düşünülmüştür. Geleneksel olarak siyaset iş, sanat ve edebiyatı içeren
kamusal alan erkeklerin hakimiyet alanı olmuştur; kadınlar ise aile ve ev
sorumlulukları etrafında dönen özel hayat ile sınırlı kalmıştır.
Dolayısı ile feministler “kamusal erkek”
ve “özel kadın” arasındaki ayrını ortadan kaldırmaya çalışmışlardır.
2) Ataerkillik: feministler kadın ve
erkek arasındaki güç ilişkisini anlatmak için ataerkillik kavramını
kullanırlar. Bu kelimenin gerçek anlamı babanın yönetimidir. Aile içinde
koca-baba üstündür; eş ve çocuklar ast durumundadır.
Feministlerin
elinde tek bir ataerkillik analizi yoktur. Liberal feministler ataerkillik
derken genellikle toplumdaki hak ve yetkilerin adaletsiz dağıtımına dikkat
çekerler. Dolayısıyla onların vurguladıkları ataerkillik boyutu kadın sayısının
siyaset, iş hayatı, ticaret ve kamusal hayattaki üst konumlardaki
yetersizliğidir. Sosyalist feministler ise ataerkilliğin ekonomik boyutlarını
öne çıkarır. Onlara göre ataerkillik bir baskı sistemidir ve kapitalizm,
toplumsal cinsiyet ayrımı ve sınıf eşitsizliği ile birlikte işlemektedir.
3) Cinsiyet ve Toplumsal Cinsiyet:
cinsiyet kadın ve erkeğin biyolojik olarak doğuştan gelen bir özelliğidir.
Toplumsal cinsiyet ise farklı kültürlerde, farklı coğrafyalarda kadın ve erkeğe
verilen roller müdür değerler sorumluluklardır. Ataerkil fikirler cinsiyet ve
toplumsal cinsiyet arasındaki ayrımı ortadan kaldırır ve erkek ile kadın
arasındaki sosyal ayrımların biyolojiden kaynaklandığını varsayar. Feministler
ise toplumsal cinsiyetin sosyal hatta siyasi bir temeli olduğunu vurguluyorlar.
4) Eşitlik ve Farklılık:
Cinsiyet ve
Siyaset:
Liberal Feminizm: temeli bireycilik
ilkesine dayanır; dolayısıyla bütün bireyler cinsiyet, ırk, renk ve dinine
bakmaksızın eşit ahlaki değerdedir.
Sosyalist Feminizm: temel konusu
ataerkilliğin sadece sosyal ve ekonomik faktörler ışığında anlaşılabileceğidir.
Kadınların ev işleri ve annelik gibi evcil alanla sınırlandırılması
kapitalizmin ekonomik çıkarlarına hizmet eder. Kadınlar çocuk doğurarak yeni
için iş gücü üretirler. Ayrıca çocukların sosyalleştirilmesi, şartlandırılması
ve eğitilmesinden sorumludurlar ve böylece disiplinli ve itaatkar işçilere
dönüşmesini sağlarlar. Benzer şekilde ev işi ve çocuk büyütme yükünden
erkekleri kurtarırlar böylece erkeklerin enerjilerini ve zamanlarını maaşlı ve
verimli istihdama yoğunlaştırmalarına imkan sağlarlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder