8 Kasım 2013 Cuma

ÇOĞUNLUKÇU SİSTEMLER

ÇOĞUNLUKÇU SİSTEMLER

Çoğunluk Sistemleri; bir seçim çevresinden seçilecek milletvekili sayısına ve seçimlerin kaç aşamada tamamlanacağına göre bir tasnife tabi tutulmasıdır. Çoğunlukçu sistemler, temsil işlevleri açısından değerlendirildiğinde, en zayıf sistem olarak nitelendirilirler.

*Bir seçim çevresinden bir milletvekili seçiliyorsa ‘’Tek Adlı’’ yada ‘’Dar Bölge’’ çoğunluk sistemidir. Seçim tek aşamada tanımlanıyor ve ‘’basit’’ çoğunlukla kazanıyorsa ‘’Tek Turlu ‘’ çoğunluk sistemi söz konusudur.

*Eğer bir seçim bölgesinden 1’den çok milletvekili seçildiği durumda ise ‘’Çok Adlı’’ ya da ‘’ Geniş Bölgeli’’ çoğunluk sistemi söz konusudur. ’’Nitelikli’’ bir çoğunluk aranır ve birinci turda nitelikli çoğunluk sağlanamazsa seçimin sonucu ikinci turda belli olur. Buna da ‘’iki Turlu’’ çoğunluk sistemi denir.

1) Dar Bölge (Tek Adlı) Tek Turlu Çoğunluk Sistemi: (Tek Üyeli Çoğunluk Sistemi)

Bu sistemde akla ilk gelecek olan ülke İngiltere’dir. Her seçim çevresinden bir milletvekili çıkar. Seçim çevresinde en çok oyu alan aday kazanır. % 50+1 (3’te 2) gibi nitelikli çoğunluk aranmaktadır. Seçimler tek turda tamamlanmaktadır.

Kullanıldığı Yerler: Büyük Britanya (Avam Kamarası), Amerika, Kanada, Hindistan

Özellikleri Ve Avantajları
* Sistem son derece basittir. En çok oyu alan kazanır.
*Dar bölge esasına dayalı olduğundan seçen ile seçileni yakınlaştırır ve aday kalitesini yükseltir. Adayların şahsi özellikleri önem kazanır. Partiler adaylarını belirlerken daha seçici davranır.
*Sistem, yerel adayların seçilmesine ve onların seçim sonuçlarını etkilemesine uygun bir ortam yaratır. 
*Tek parti, genellikle mecliste çoğunluğa sahip olduğu için güçlü ve etkin bir hükümet oluşturur.
*Küçük radikal partilerin güvenilirlik ve meclise sandalye kazanmasını zorlaştırmak suretiyle aşırılığı önler.
*Bu sistem iki kanatlı bir demokrasiye yol açar ve iki partili sistemi özendirir. En kuvvetli iki parti dışında diğer partilerin seçim çevrelerinde kaybetme eğilimine girer.

Dezavantajları:
*Bu sistem pek çok oyu ziyan eder.
*Hükümetler genellikle çoğunluk yöntemi sistemini üreterek, bu sistem azınlığın desteğini aldığı için hükümetin meşruiyetini sarsar.
*Hükümette meydana gelen bir değişiklikte bu sistem istikrarsızlık yaratabilir.
*Temsilde adalet ilkesi ile çelişen bir sistemdir. Son derece adaletsiz sonuçlar doğurarak parlamentoda ‘’yapay’’ çoğunluklar oluşturabilir.
*Seçilenler, kendi güçlerine dayanarak seçimi kazandıkları inancına sahip oldukları için parti disiplini zayıflayabilir, parlamentoda kaygan çoğunluklar meydana gelir.

2)Dar Bölge (Tek Adlı) İki Turlu Çoğunluk Sistemi( İkinci Oylama Sistemi):

İlk turda kullanılan oyların mutlak çoğunluğunu elde eden aday seçilmiş olur. Fakat bu oran, o seçim bölgesindeki kayıtlı seçmen sayısının dörtte birinden az olmamak zorundadır. İlk oylamada hiçbir aday çoğunluğu elde edemezse, önde giden iki aday arasında beraberliği gidermek için ikinci oylama yapılır. Buna ‘’balotaj’’ denir.

Özellikleri ve Avantajları:

*Bu sistemde, seçmenlerin tercihleri çoğalmaktadır. Seçmenler ilk oylamada asıl istedikleri partiyi ve ikinci oylamada ise en az kötü olan aday için mantıklarını devreye sokarlar.
*En çok oyu alan kazanır sisteminde olduğu gibi bu sistemde de, güçlü ve istikrarlı bir hükümetin kurulabilmesi mümkündür.
*Bu sistem azaltıcı bir etki yaratmaz.

*Bu sistem seçim öncesi yada sonrasında da bir birine yakın fikirleri savunan partiler arasında işbirliğini teşvik eder.
*Sistem partiler arasındaki ittifakla kurulur.

Dezavantajları:

*Çoğunluk sisteminin bir türü olarak iki turlu sistemde adaletsiz sonuçlar üretebilir.
*İkinci turda sağ ve sol blok partiler arasında kutuplaşmalar ve gerginlikler yaşanabilir.
*İki turlu sistem hem seçim sürecini uzatmakta, hem de seçim maliyetini artırmaktadır.
*Üçüncü partiler için adaletsizdir.


NİSBİ TEMSİL SİSTEMİ

Nisbi Temsil, partilerin mecliste sahip oldukları sandalye sayıları ile seçimlerde elde ettikleri oy sayısının birbirine eşit olması gerektiği ilkesidir. Çoğunluk sisteminin eksikleri dikkate alınarak geliştirilmiştir.

1)Seçim Sayısı ve Artık Oy Uygulamasına Dayalı Nisbi Sistem:

a) En Yüksek Bakiye (Artık) Yöntemi: küçük partilere avantaj sağlar.

b)En Büyük Ortalama Düzeyi: seçim sayısı hesabıyla milletvekillerinin bir bölümü partiler arasında dağıtılır.

c)Milli Bakiye (Artık) Yöntemi: partilerin aldıkları oyların seçim sayısına bölündükten sonra elde ettikleri milletvekilleri sayılarının belirlenmesinden sonra, bölme işleminden kalan artık oylar ülke bazında toplanır.

2)Seçim Sayısına Dayanmayan ve Artı Oy Bırakmayan Nisbi Temsil Sistemleri:
Seçim sayısı hesabı gerektirmeyen ve artık oy bırakmadığı için nispeten daha basit bir yöntemdir.
a)    D’Hondt Yöntemi:
*artık oy bırakmaz ve en yüksek ortalama yöntemi gibi büyük partilere hafiflik sağlar.
*burada önemli olan bir büyüklük sıralaması dizmektir. Her partinin aldığı oy miktarı sırası ile; 1’e, 2’ye, 3’e …. Bölünür ve bu işlem o seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşıncaya kadar devam eder. Elde edilen paylar parti farkı gözetilmeksizin büyükten küçüğe doğru sıralanır. Milletvekilleri bu payların sahibi partilere dağıtılır. Büyük partilere küçükte olsa avantaj sağlayan bu sistem çevre veya ülke barajlı olarak uygulanır.
*Her aşamadan sonra en yüksek “ortalama”ya sahip olan parti bir sandalye kazanır.
       
b) Sainte Lague Yöntemi:
  *Bu yöntem d’hondt sisteminde yapılan küçük partilere olan adaletsizliği ortadan kaldırmaktadır.
  * Bu sistemde partilerin aldıkları oylar yalnızca tek sayılara yani 1 e, 3e ve 5 e bölünür. Millet vekili dağılımı d’hondt sistemindeki gibidir.
  * Nisbi sistemde temsil adaletini sağlamaya yöneliktir. Azınlıkların temsilline imkân verdiği için onların meşru zeminler dışına çıkmasını engeller ve kişisel çıkar kaygıları arka plana itilir.


FEDERAL YAPI

 Daha özerk, kendi başına karar alma yetkisine sahip, eyalet, devlet ve bölgelerden oluşan devlet tipidir. Tanımlar:

1)Federalizm( Riker’e Göre): hükümet faaliyetlerinin; bölgesel hükümetler ve merkezi hükümet arasında farklı faaliyetlerde karar alma yetkisine sahip olabilecek şekilde bölündüğü siyasal örgütlenmelerdir. Bölgesel hükümet derken; kanton, eyalet vs..  Her iki hükümetinde yetki alanları çizilmesi gerekmektedir.

Üniter devlette, yerelin yetkileri sınırlıdır, federal devlette ise merkezin yetkileri sınırlıdır.  Bölgesel hükümetlere;
 Devlet adı veriliyorsa  ;ABD, Hindistan, Avustralya, Venezüella örneği verilir.
Eyalet adı veriliyorsa   : Kanada
Kanton adı veriliyorsa  : İsviçre
Bölge adı veriliyorsa    : Belçika
Lönder adı veriliyorsa  :Almanya ve Avusturya’dır

2)1990’larda Federalizm Tanımı: Esas olarak siyasal gücün çoklu merkezler arasında köktenci dağıtımıdır.
 *oynanabilir siyasal bir iktidar değil,
 *Genel eğilim anayasal olarak merkezi hükümetin sınırlandırılmasıdır.

3) İkincil Dönem: Federalist kuramcılar ise; seçim bölgelerinin temsil edilebileceği güçlü bir federal meclisi içeren iki meclisli yasama organıdır. Diğer taraftan; katı bir anayasa ve bir yüksek mahkeme(anayasal yargıya sahip özel bir anayasa mahkemesi) bunlar federalizmin temel taşlarıdır.



Federal-adem-i merkeziyetçi; siyasi iktidarı bölgelere göre paylaştırmaktır. Merkezi iktidarın işini hafifletmektedir. Yani her bölgede valiler vardır. Diğer bir ifade ile iktidarı devir eylemidir. Merkezi yönetimin ülkenin toplam vergi gelirindeki payı, federalizmin daha ince düzeyde ölçülebilesi için bir faktördür.  Belediyelerin vergi koyma yetkisi vardır. (örnek çöp vergisi)  bu vergi durumu, adem-i merkeziyetçilik açısından önemli bir ölçüttür.


Uygulandığı ülkeler; ABD, Avustralya, Kanada, Almanya, Rusya, Belçika

Federal –merkeziyetçi         : Venezüella, Hindistan, Avusturya
Yarı federal                    :  İsrail, Hollanda, Papua Yeni Gine, İspanya
Üniter-adem-i merkeziyetçi  : Danimarka, Finlandiya, Japonya, Norveç, İsveç
Üniter- merkezci              : Barbados, Kolombiya, Yunanistan, İzlanda, İrlanda, Türkiye, İngiltere, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, Portekiz, Fransa, İtalya   
   
PARLEMENTER SİSTEM- BAŞKANLIK SİSTEMİ

Parlamento, parlamenter sistemde kullanılan bir kavramdır. Buda yasama organıdır. Başkanlık sisteminde ise bunun adı kongredir. Parlamenter sistemler 20. yy’da sürekli güç kaybetmiştir. Parlamentodan çıkan hükümet güçlü hale gelmiştir. Yürütme yasamaya oranla güçlenmiştir. Bu eğilim 200’li yıllardan itibaren oldukça artmıştır. Parlamenter sistemde hükümetin dayanıklılığı ölçütüne bakılır. Hükümetler uzun süre iktidardaysa yasamada üstündürler, eğer kısa süre kaldılarsa zayıf kabul edilirler. Parlamenter sistemlerin daha dayanıksız hükümetler yarattığı varsayılır. Bu nedenle istikrarsız sistem olarak kabul edilir. Ama bu görüş yanlıştır. Yapılan araştırmalar sonunda varılan sonuçlara göre hükümet ile rejimdeki istikrar arasında bir bağlantı kurmak doğru değildir.

İki meclislilik: ikisi de yasma organı olarak kabul ediliyor. Bu yapının önemi; genellikle temel meclis (avam kamarası) gibi geniş katılımlı bir ve seçimle gelen bir sistemdir. 2. Meclis ise lorlar kamarası gibi daha muhafazakar bir yapıya sahiptir. Atamalarla kurulmaktadır. Etnik yapıyla da eşleştirilebilirler. Ana meclisi frenlemek için ortaya çıkmıştır bir sistemdir. Zaman için de bu önemini yitirmektedir. İkinci meclisler genellikle yapı olarak zayıftırlar.

Dünyada eşit yetkilere sahip iki meclisin bulunduğu ülkeler; Kolombiya, İtalya, İsviçre ve ABD’dir. Bunlarda birbirine denk 2 meclisli yapı söz konusudur. Birinci meclisler doğrudan seçmenler tarafından seçilir. İkinci meclis dolaylı yoldan gelir veya atanır. Bu yüzden meşruiyetleri zayıftır genellikle. Anayasal yetkileri eşit olmayan ama doğrudan seçilen meclise Avusturya ve Japonya örneği verilebilir. ( iki meclis de halk tarafından seçilir.)
Hollanda Parlamentosu: bölgesel yasama organları tarafından dolaylı olarak seçilir. Buna rağmen güçlü bir ikinci meclise sahiptir. Çünkü bu ikinci meclis, ilk meclis tarafından geçersiz kılınamayan tüm yasa teklifleri üzerinde mutlak bir veto yetkisine sahiptir. ( Hollanda’da ki ikinci meclis çok güçlüdür. Birinci meclis, ikinci meclisin veto yetkisini kaldıramıyor.)

Almanya Parlamentosu: burada ikinci meclis ne genel seçimlerden ne de mutlak vetodan gücünü alır. Emsali olmayan bir federal meclistir. Federasyon üyesi eyaletlerin yöneticilerinin oluşturduğu bir meclistir. Bu nedenle dünyada en güçlü 2. meclis olarak bilinmektedir.

Bazı ülkelerde ikinci meclisler genellikle bir takım azınlıkların temsili amacıyla tasarlanmıştır. Yada söz konusu ülkeler farklı seçim kriterlerine sahiptir. Örneğin; nüfusa bakılmaksızın eyalet veya kanton temsilinde eşitlik sağlanması gibi. ( eyalet 20000 veya 10000 kişi olsa bile, eşit kişi göndermeleri isteniyor.)

Kanada Senatosu: eyaletlerin eşit şekilde temsil edilmediği, buna karşın küçük birimlerin daha yüksek temsil edildiği örneklerdendir.

Avusturya’da Federal Konsey: Küçük birimlere özel temsilcilik vermez. Bunun yerine nüfusa orantılı bir temsiliyet sağlar. bu istisnai bir durumdur.

Belçika Senatosu: Fransızca ve almanca konuşan dilsel azınlıklara fazladan temsiliyet hakkı tanınmıştır.


Parlamenter sistemle başkanlık sistemi arasındaki fark:

1.   fark: Parlamenter sistemde hükümet başkanı başbakandır. Parlamenter sistemde genel olarak başbakan ve hükümeti güven oyuyla kurulur. Ve güvensizlik oyuyla da görevlerinden uzaklaştırılır. Dolayısıyla yasama organına sorumludur. Başkanlık sisteminde ise, yürütme başkanı anayasanın belirlediği süre için seçilir ve normal yollardan yasama organının güvensizlik oyuyla düşürülemez. Başka yollarla düşürülür.

2.   fark: başkanlık sisteminde bakanlar ya doğrudan doğruya ya da seçilmiş delegeler yöntemiyle halk tarafından seçilirler. Parlamenter sistemde ise, başbakanlar yasama organının üyeleri tarafından seçilirler.

3.   fark: parlamenter sistemlerde yürütme organının kolektif bir niteliği bulunur. Yani hükümet kurulduğu zaman genellikle kabine düzenli aralıklarla toplanır ve bakanlar kurulu kararı ortak bir şekilde çıkar. Başkanlık sisteminde yürütme yetkisi tek kişide toplanır. İster hükümetin onayı olsun veya olmasın, başkan bir konuda yetkisini kullanırsa bu uygulanır.





Parlamenter Sistem( yasamanın güven oyuyla kurulan yürütme):

Avustralya, Avusturya(y.b), Belçika, Kanada, Danimarka, Finlandiya(y.b), Fransa(y.b), Almanya, Yunanistan, Türkiye, İzlanda(y.b), Hindistan, İrlanda(y.b), İtalya, Japonya, Portekiz(y.b), Hollanda, Yeni Zelanda, İsveç, İngiltere, Norveç, İsrail(1996’ya kadar).

Başkanlık Sistemi(seçmen tarafından seçilen yürütme):
Kolombiya, Fransa(y.b), İsrail(1996’dan sonra), ABD, Venezüella.

NOT: burada sorulan soru, belirleyici politikaları kim savunuyor? Eğer başkansa, başkanlık sistemine daha yakındır.

Yarı Başkanlık Sistemi


Hem halk tarafından seçilen bir başkan, hem de bir parlamentodan çıkan bir başkana sahip sistemlerdir. Yürütmede hem başkan hem de başbakanlık sistemi vardır. Avusturya, Finlandiya, İzlanda, İrlanda, Portekiz, Fransa ülkelerindeki yarı başkanlık sistemleri de faklılık gösterir. Daha fazla palamentozime yakın olanla, başkanlığa yakın olanlardır. Mesela 1997’de Shrak’ın başkanlığında sistem parlamentoizme yakındı. Çünkü başkan daha güçlüydü. Başkan halk tarafından, başbakan parlamento tarafından atanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder