TÜRKİYEDEKİ MEDYA VE TEKELLEŞMESİ
v 1980’E kadar Devlet denetimi
egemendir.
v (1970-1980) Basın holdingleşiyor.
Teknolojinin artışı. Gazetecilikten para kazanılmaya başlanması
v (1980-1990) Askeri darbe ile
toplumsal muhalefetin sesi kesiliyor. Böylece medyadaki tekelleşmenin kapıları
açılıyor. Özal’la birlikte hükümet medya sahiplerine büyük avantaj
sağlıyor. Sermeyenin ideolojik egemenliği
medya ile yapışıyor. Basında
“neo-liberal” politika itibar buluyor.
Medya ve siyaset ilişkisi yoğunlaştı.
Medya
sahipleri ellerinde bulunan TV ve Gazeteyi silah olarak kullanıyor. Böylelikle
mali olanak elde ediyorlar. Özellikle özelleştirme ve banka satın almalarda.
Basın tekelleri promosyon vermeye başlıyor. Bu süreçte basın işletmesinin
ürettiği ürün (haber ve bilgi) satılabilecek bir mala dönüşüyor ve talebe göre
üretilmeye başlanmıştır.
v 1990 Sonrası; medyada çapraz tekelleşme yaygın (doğan ve
bilgin grubu). Bu holdingler medya, banka, otomobil, yayıncılık gibi sektörlere
sahipler. Böyle holdingler dağıtım
şirketlerini alarak hem küçük gazete dergileri kendisine bağlıyor hem de reklam
pazarını kontrol ediyor.
2001’deki krizden sonra medyada saflaşma
oluyor. Bir yanda Doğan cephesi (krizden etkilenmeyenler), diğer yanda da
anti-Doğan cephesi (krizden etkilenen ve Mevcut İktidar yandaşları). Artık medya çıkarla
için kullanılıyor. Tekelleşme sonucu Türkiye genelinde satışı yapılan gazete
sayısı; 28 olup, 16’tısı 3 büyüğe ait. (Doğan, bilgin ve Çukurova). Orta ve
küçük boyuttakilerin yayınları zor duruma düşüyor.
1980 Sonrası Sermayenin Basın Alanında
Etkinlik Göstermesinin Nedenleri;
*Dördüncü
gücü paylaşıyor
*Siyasi
çevrede etkinlik görme ve elindeki silahla korkutma
*Devlet
ihalelerini ve devlet bankalarından kredi almayı kolaylaştırmak.
*Devlet
teşviklerinden öncelik kapmak
*Medyayı
kullanarak pazarlama faaliyetlerini artırmak.
*İtibar
ve güven isteyen finansçılık da medyadan yararlanma.
BATI ÜLKELERİNDE MEDYANIN TEKELLŞMESİ
Basın
sektöründe tekelleşme önce ABD’de olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde
olmak üzere 1980’lere dayanmaktadır. Avrupa’da İngiltere, Fransa, Almanya ve
italyada yaygındır.
Tekelleşmenin
olmasında küreselleşmenin de etkisi vardır. Amerika’da 1997’de 10’a inen medya
kuruluşu tüm toplumu her yönden etkilerken aynı zamanda eğitim kurumlarından,
dini kuruluşlardan, hatta hükümetlerden dahi güçlü konuma gelmişlerdir. Tabi bu
dev medya şirketleri aynı zamanda birçok sektörü de elinde tutmaktadır.
Amerika’dan bu medya şirketine örnek; General Elektrik firmasını verebiliriz. Mesela
İtalya’da medya tekeli Berlusconi’ye aittir. Berlusconi İtalya izleyicisinin
%90’nı kontrol etmektedir.
Dev medya
şirketleri genelde, hem üretim hem de dağıtım sürecini elinde tutmaktadır. Amerikalı
profesörün kitabında yazdığına göre, dünya medya 12 Holdingin elinde
toplanmaktadır. Böylelikle demokrasi ciddi bir tehlike ile karşı karşıyadır.
Örneğin General elektrik. Ve Microsoft.
Medya
sahipleri Avrupa’da önemli lobi faaliyetlerinin de yürütürken, 2000’lerde ABD
ve Avrupa ülkelerinin bir kısmında çıkarılan yasalarla medya tekelleşmenin
önündeki bir takım engellerde kaldırılmaya da başlanmıştır. Mesela ABD’de
2003’te yapılan son bir düzeltmeyle mevcut medya kuruluşu sahiplerinin yeni TV
kanallarını kurma ve satın alma yolu açılmıştır. Bir medya grubu ülke çapında
TV kanallarının %35’ine sahip olan hakkı varken bu %45’e çıkarılmıştır.
MEDYANIN İDEOLOJİK İŞLEVİ
Alman
olan Marx ve Engels’e göre üretim araçlarına sahip olan, çağın düşüncelerinin
üretim ve dağıtım araçlarına sahip olamaz. Diğer bir ifade ile toplumda egemen
olan sınıf, kendi egemenliklerini ideolojik düzeyde de sürdürmek için medya araçlarını
kullanıyor. Egemen sınıfın fikirleri, dönemin egemen fikirleri haline gelir.
Fransız
filozof Althusser’de devletin ideolojik aygıtlarından olan Medyayla, medya
sahiplerinin kendi düşüncelerini topluma bahsettiklerini söyler.
İtalyan
düşünür Gramsci’nin hegemonya kavramında üst sınıfların çıkarlarını yansıtan
bir ideolojinin toplumda egemen olması için alt sınıfın rızası gerekir. İşte bu
noktada medyanın rolü ortaya çıkar. Ona göre kitle iletişim araçları birer
ideolojik mücadele unsurlarıdır.
Medya
grev ve benzeri olaylarda hâkim olan sınıfın çıkarı doğrultusunda yayın yapar.
Kitleleri etkiler, grevin olumsuzlukları üzerinde durabilir. Yine medya,
toplumun yaşadığı sorunlardan uzaklaşması için eğlence kültürünün yaygınlaşmasında
etkili olur. Örneğin Tele vole. Böylece kültür yozlaşmasına da neden olur.
Medyada
haber üretim süreci, toplumdaki egemen sınıfa hâkim ideolojisini yansıtır. Ayrıca haber üretim sürecinde alt-üst ilişkisi
vardır. Buda haber yapımında sistemin ideoloji, medya patronunun çıkarları ve
yönetim kademesinin görüşünün baz alınmasına neden olur.
Gazetede
hazırlanacak haberler, esas itibari ile o kurumun yayın politikası ile doğrudan
ilgilidir. Bu nedenle uzman gazetecilerin özgürlük alanı sınırlandırılmıştır.
Hatta uzman gazeteciler medya kuruluşunun politikasına ters düşdüklerin de
kapının önüne koyulmaktadırlar.
Editoryal Bağımsızlık; Tamamen
medyada herkesin bağımsız olmasını ifade eder. Muhabirin de yazı işlerine karşı
bağımsız olması gerekir. Bu Güney Kore’de vardır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder