Genel Olarak Fundamentalizm
Dinin temellerine geri dönüşü,geleneksel bir din anlayışını yeniden canlandırmaya çalışan,bu yüzden modern ve liberal din yorumlarının,sekülerizmin,dünyaya uyumun ve entelektüel dindarlığın karşısında yer alan aşırı muhafazakar bir din anlayışını ifade eder. Amaçları:
1:Dini bir dünya görüşü için mücadele etme
2:Din tarafından oluşturulmuş olan mitler,gelenekler ve doktrinler için mücadele etme.
3:Dini kabul etmeyen kişilere karşı mücadele etme.
4:Tanrı ve dinin nihai kaynağı olduğu düşünülen diğer aşkın referansları ışığında mücadele etme
Oysa fundamentalizm sadece dini alanla sınırlı değildir.Örneğin siyasal alanda neo-conlar,iktisadi alanda ise neo-liberaller in etkisi altındadır.
Fundamentalizm dini eylem ve aktivitenin bir sorunu olmaktan çok ,sosyolojik analizlerin bir konusu olarak ün kazanmıştır.
Fundamentalizm bir başka deyişle:Moderniteye veya herhangi bir sosyo-politik rahatsızlığa karşı gerçekleşen bireysel ve toplumsal protestoların dini bir kimlik kazandırılmış halidir.
Kullandıkları dil aracılığı ile kendileri dışındakileri gerçek dindar olarak görmezler.Fundamentalizmin en belirgin özelliği:Modern kültür ile ilişkisinde açığa çıkar,dolayısıyla fundamentalizm modern kültürün olduğu yerde var olur.!!!
Dini fundamentalizm bugün irtica ve gerici kavramlarıyla paralel kullanılmaktadır bu kavramlar liberal ve seküler değerlerin gelişmesi ile ortaya çıkmıştır.
Webberinde söylediği gibi:’’Sekülerleşme,Dinin günlük hayatta etksini kaybetmesi,yerini bilim ve aklın almasıdır.
Fundamentalizmde din ve siyaset arasındaki ayrım reddedilir.
Fundamentalizm muhafazakarlığa göre daha uçtur,muhafazakarlar daha mütevazi daha dengelidirler,muhafazakarlar mevcut olanı korumaya yönelikdirler,fundamentalistler ise daha devrimci.Muhafazakarlar eliti korurlar,hiyerarşiyi savunurlar,köktendincilier ise daha eşitlikçidirler.Toplumda birleştirici unsur olarak dini yerleştirir ve bireylere bir aitlik duygusu kazandırmayı amaçlar. Öyle ki kişi toplumdan ayrı tutulduğu zaman bir eksiklik hissetmelidir. Dini kişisel bir mesele haline getirmek toplumsal yozlaşmayı beraberinde getirir. Bireylerin toplumun yararını gözetmeden hareket etmeye başlamasına neden olur ve bu da hırs, suç ve ahlaksızlığa yol açar. Yeni bir dünya için mevcut yapılar, dinî ilkeler üzerine inşa edilen; hukuk, siyaset, toplum, kültür ve ekonomiyi barındıran kapsamlı bir sistem ile yer değiştirmelidir.
DİNİ FUNDAMENTALİSTLER
Ana Temalar:
1. Din ve Siyaset: Fundamentalizmin temel konusu, din ve siyaset
ayrımının reddedilmesidir. Dinin siyasi yapıya hakim olması söz konusudur.
Aslında humeyni’nin kendi ifadesiyle “siyaset dindir”. Dinin siyasi hayat
üzerindeki etkisi, liberal kültür ve fikirlerin yayılmasıyla sürekli daha da
sınırlandırılmıştır; sanayileşmiş Batı ise bu süreçte elbette başı çekmiştir.
Liberal kültürün ana özelliklerinden biri kamusal – özel ayrımıdır. Bu ayrım
siyasi otoriteye bağlı kamusal alan ile insanların istedikleri gibi
davranabilecekleri özel alan arasındaki ayrımı belirler. Liberal bakış açısına
göre bu ayrım bireysel özgürlüğün garantisidir.
Dini fundamentalizmde ise kamusal – özel ayrımının reddedildiği görülür.
Din sadece kişisel ve manevi bir konu değildir; öyle olursa kamusal hayatta
yozlaşma, yolsuzluk, hırs, suç ve ahlaksızlık yaygınlaşır. Buna çözüm basittir:
Mevcut yapılar dini ilkeler üzerine inşa edilen hukuk, siyaset, toplum, kültür
ve ekonomiyi kapsayan bir sistem ile yer değiştirmelidir.
2. Fundamentalist Dürtü: Fundamentalizm en geniş anlamıyla “kurucu”
olarak görülen değerlere bağlılığı anlatır. Sistemin klasik şekline
bağlıdırlar. Yani göreceliliğin tersidir. Görecelilik objektif ve mutlak
standartların olduğunu reddeder. Örneğin liberalizm mantık, hoşgörü ve şüphe
ile göreceliliğe daha yakındır. Ancak fundamentalist bunun karşısında yer alır.
Dini
fundamentalizm söz konusu olduğunda genellikle kitabi doğruluklar ve kutsal
metinlerin içeriği söz konusu olmuştur. Bunun dışında önemli bir diğer
hedefleri ise “kitaba göre yaşamak” şeklinde hareket eden aşırı Ortodoksların
aksine metinleri “eylemci” bir biçimde okurlar. Böylece metindeki derinliği bir
ilahi – siyasi projeye indirgemişlerdir. İslam’da bu “dinamik yorum” olarak
ifade edilir.
3.Modernizm Karşıtlığı: Dini fundamentalistlerin en belirgin
özelliği modern dünyaya sırtını keskin bir biçimde dönmeleridir. Modernleşme,
düşüş ve bozulmayla eşit görülür. Yeniden yapılanmanın eskinin “altın çağının”
geleneklerine ve maneviyatına dönüş ile mümkün olacağını ileri sürerler.
Fundamentalizm,
muhafazakârlık ile karıştırılmamalıdır. Muhafazakarlık mütevazi ve dikkatlidir,
fundamentalizm keskin ve tutkuludur; muhafazakarlık elitliği koruma ve
hiyerarşiyi savunma eğilimindedir, fundamentalizm ise popülist ve eşitleyici
yönelimleri içinde barındırır; muhafazakarlık devamlılık ve geleneği tercih
eder, fundamentalizm ise radikal bazen de açıkça devrimcidir.
4. Militanlık: Dini fundamentalistler devlet merkezli bir siyasi
görüşü benimserken farklı bir siyasi eylem tarzını izlemişlerdir: enerjik,
militan, bazen de şiddet içeren bir siyasi eylem tarzı. Fundamentalistler
kendilerini militan olarak görmekten memnuniyet duyarlar. Çünkü militanlık
lişinin coşkunluk ve tutkusunu ifade eder.
İslami Fundamentalizm: İslam dünyada ikinci büyük din ve en hızlı
büyüyen dindir. 1,3 milyar Müslüman 70’den fazla ülkede yaşamaktadır. İslamın
gücü coğrafi olarak Asya ve Afrika’da yoğunlaşmıştır. Kesinlikle sadece bir
“din” değildir. Daha çok birey ve milletler için ahlaki, siyasi ve ekonomik davranış
kuralları ile bir yaşam biçimidir. Sünni kesim Müslümanların çoğunluğunu
oluşturur; Şii kesim ise %10’undan biraz fazladır ve çoğunlukla İran ve
Irak’tadır.
İslami
Fundamentalistler dinin siyaset üzerine hükmetmesine çalışırlar. Uygulamada bu
“İslami bir devlet” kurmak demektir. Bu devlet Kuran’da ifade edilen ilkelere
dayalı şeriatı uygulayan bir yapıda olmalıdır. Şeriat bir dizi yasal davranışı
ortaya koyar, kadın ve erkeklerin davranış kuralları ve suçlar için ceza
sistemini kapsar.
20.yüzyılda
İslami fundamentalizmin yeniden canlanması 1928’ de Müslüman kardeşlerin
kurulması ile başlamıştır. İhvan, Hasan el Benna tarafından bozuk bir İslami
inancı değiştirmek ve inananları siyasi partisi olmak amacıyla kurulmuştu.
İhvan hem kapitalist hem de sosyalist sistemlere alternatif sunan İslami bir
hükümet kurmayı amaçlamıştır. Zamanla Ürdün, sudan, Suriye’ye de yayılmıştır.
Ancak
fundamentalizm Arap siyasetinin uçlarında kalmaya devam etti; Arap liderler ya
batı yanlısıydı ya da nasır’ın yükselmesiyle bir Arap sosyalizm türünü
destekledi. Ancak 1967’
de mısır’ın yenilmesi Arap sosyalizmi fikirlerini gözden düşürmeye başladı ve
fundamentalist hareketin büyümesine olanak sağladı.
Bu
sürecin odak noktası İran olmuştur. Burada kitlesel bir devrim Humeyni’yi
iktidara getirmiştir ve İslam cumhuriyeti ilan edilmiştir. İran örneği dünyanın
birçok yerindeki fundamentalist gruplara ilham kaynağı olmuştur. 1981’ de ihvanı müslimin
mısır başkanı Sedat’a suikast yaptı; Pakistan ve sudan gibi çeşitli İslami
ülkelerde şeriat kanunları uygulanmaya başlandı.
Şii Fundamentalizmi: Şii
mezhebi geleneksel açıdan Sünni meshepden daha siyasi eğilimli olmuştur. Bu,
özellikle fakir ve dışlananlara cazip gelmiştir. Onlara göre ilahi bilgeliğin
yeniden ortaya çıkmasıyla toplumun arınması, adaletsizliğin ortadan kalkması ve
baskıdan kurtulma yaşanacaktır.
Hıristiyan Fundamentalizmi: Hıristiyanlık 2 milyar mensubu ile
dünyanın en büyük dinidir. Filistin’deki köklerinden roma imparatorluğu
aracılığıyla bütün Avrupa’ya yayılmış, daha sonra Amerika ve diğer yerlere
taşınmıştır. Bütün Hıristiyanlar incilin otoritesini kabul etseler de üç temel
ayrım ortaya çıkmıştır: Katolik, Ortodoks ve Protestan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder